14 Şubat 2008 Perşembe

Saracoğlu - Old Trafford

Her Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesi yapılır oldu bu geyik; Galatasaray yeni oyuncularıyla Saracoğlu'nda. Devran döner , Galatasaray hep olduğu yerde kalır bir şekilde. Saraçoğlu tozu yutmamak avantajdan çok dezavantajdır ya , gazete çalışanları hep Championship Manager mantığıyla düşünür iş başa düşünce. Kadro çok kez değişir ama sonuç değişmez , biz de gideriz 0-0 biten maça seviniriz öyle veya böyle. Konumuz bu değil pek. Arsenal'e süpriz şekilde Şubat'ı gösteren gençler bu haftasonu Old Trafford mabedine çıkıyor. Birçok oyuncu için ilk değil elbet ama Almunia , Clichy , Sagna ve oynarsa Diaby maçtan bir önceki gece eşlerinden şans performansı alacak olanlar. Bakıyorum Davidoff eşliğinde Sun'a , Guardian'a , sesi soluğu çıkmıyor adamların. 3F mantığıyla paşa paşa almalıyız maçı orada , ama orası 75.000 doluyor rahat..

Sorunun Sorunu

Ne topçular gelip gidiyor şu diyardan , performansları bir artıp bir düşüyor ancak Fotomaç bu ya , yıllanmış şarap gibi , hep aynı çizgisini koruyor. 2 sezondur Adriano için lobiyi bastırırlarken , Fotospor'du duruma tek duyarsız kalan. İki yaz önce Gümüldür'de okuduğumuz şu başlığı unutmam: "Fener , Fabiano'dan haber bekliyor , Adriano yedekte!" O zamanlar canlı yayında görünen Mehmet Ali Erbil pipisi kadar absürd gelen o başlıkta yanılmışız , geleceği görmüş işte adamlar!..
Konuya dönelim.. Fotomaç'ın başlığı yine kıvamındaydı bugün , bir o kadar da keyifli: " Fenerbahçelilere Sevgililer Günü hediyesi! Julio Baptista Haziran'da İstanbul'da!" Detaylarda geçen 12 milyonla pek de imkansız değildi haber de bombayı sona saklamış bu sefer de Fotomaç -meğerse-: "Sorun çıkması halinde ilk aday Ronaldo!". Köşeye sıkıştırdıkları adam Ronaldo , güzel adam , bitmek tükenmek bilmeyen bir sevda. Yamukluk nerede peki? O Ronaldo ki geçtiğimiz gün aldı sonunda o sorunlu dizini eline. Yeşil sahalara gönderdi Sevgililer Günü öpücüğünü , Fotomaç'ınki eksik kaldı.. Bir de şu aşağıdaki dallama gibi kendini sakatlamak için sekiz olanları var ki buna atalarımız "beynin g.tüne mi kaçtı" diyor..

Önce Birkaç Not..

# Hayatım boyunca bir tek dedemin babasını görmüştüm ölürken. Çok küçüktüm o zamanlar , ölümün gerçekten ne anlama geldiğinden habersiz. Onca acının , onca gözyaşı , onca emek niye bilmezdim. Şimdi babanem ölüyor gözlerimin önünde. Onunkisi en kötüsü , bizimkisi de. Yavaş ve acılı. Siyah ve beyaz kadar zıt ve hava değişimi kadar dengesiz. En son bilinci tamamen kapandı bugün , duymamaya , görmemeye ve konuşamamaya başladı. Belki de ölüm hakikaten anlamsız , sadece bazen ödüm kopuyor.

# Sonunda dönebildim İstanbul'a , düzenimin başına. Çok ihmal ettim burayı ama açıkçası , pek aklıma gelmedi son zamanlarda , geldiğinde de bir kenara ittim sırası gelir diye. Bir anda dönemem herhalde eski düzenime ama insanın tamamen olmasa da kendisini bilmesi fena bir şey değil. Birkaç güne açılırım. -sağlık sorunlarından ötürü yeni bir İzmir seyahati gözükmezse tabi-

# Bu arada çok da kopamadım futboldan. Fenerbahçe Oftaş'ı dağlarken , Kayseri bileğinin hakkıyla Beşiktaş'ı devirirken , Galatasaray Manisa'yı 6'larken , Capel Valdes'i üzerken , Madrid Valladolid'i 7'lerken , Almeria'dan da tokadı yerken ekran başındaydım , fazlası olabilir , eksiği yok.

# Yıllardır aradığım Kayıp Çocuklar Şehri'ni (Le Cité Des Enfants Perdus) sonunda buldum ama onun yerine kelek gibi The Living And The Dead'i izledim , beğenmedim. Ulak fena film değil , I Am Legend vasat.

# Bir blog daha açtım , çizimlerimi koymak amaçlı , portfolio niyetine. Adresi burada..

Uzun Bir Aranın Ardından Dostlar..

...Bastık play tuşuna.